Merhaba kıymetli okuyucularım;
     Maalesef şiddet olayları toplumun kanayan bir yarasıdır. O nedenle Şiddetin yaşamımızdaki yeri ve ardında yatan etkenlerin neler olduğunu, nasıl baş edilebileceğimizi öğrenmek zorundayız.
   Şiddetin önemli nedenlerinden birisi kişilik bozukluğu ve ego zayıflığıdır. Şiddete kadın ve cinsiyet odaklı değil, insan olmak ve insan hakları kapsamında bakmamız gerektiğini,  insan hakları ihlali olan şiddetin cinsiyeti olmadığını toplum nezdinde, aile değerlerinin, ahlaki ve vicdani değerlerin korunarak tüm bu şiddet eylemlerinin son bulmasını, bu tür şiddet içerikli eylemlere karşı toplumun gerekli duyarlılığı ve sağduyuyu birlikte  göstermelerinin kaçınılmaz olduğunu belirtmek isterim.
   Atatürk, 1923 yılında, kadının erkekle birlikte sosyal hayata katılması yönünde şöyle diyor: Daha endişesiz ve korkusuzca, daha dürüst olarak yürüyeceğimiz yol vardır. Büyük Türk kadınını, çalışmamızda ortak yapmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapmak yoludur.
   Hz Muhammed (s.a.v.) asla kadın dövmemiş, dövenleri kınamış, kadınlar hakkında Allah’tan korkulmasını, onlara haksızlık yapılmamasını ve onlara iyi davranılmasını istemiş, bu bağlamda; “Sizin hayırlınız kadınlarına/ eşlerine en hayırlı olanlarınızdır." (Tirmizî, Rada, 11)..
   Bütün ilimlerin kaynağı, özü Rabbimizin kelamı Kur’an-ı Kerimden aile hayatında mutluluk için en önemli üç şey bize açıklanmış. “Saygı-Sevgi ve İkram” Evlilik için üç sihirli sözcük. Sadece karı koca ilişkisi için değil, anne-baba-çocuk ilişkisi de geçerlidir.
  Toplumdaki bazı insanlar hayvanları değil korumak, onlara zarar vermeye çalışıyorlar. Bu insanları uyarmamız ve adalet tarafından cezalandırılması için elimizden geleni yapmamız gerekir. Nasıl insanlar bir takım haklara sahipse, hayvanlar da bazı haklara sahiptir. Fakat güçleri kendi haklarını savunmaya yetemediğinden dolayı, bu hakları biz insanların koruması, hatta geliştirmesi gerekmektedir. Ayrıca evimize ya da bahçemize alarak sahiplendiğimiz hayvanlar, eve geldiğimizde günün tüm yorgunluğunu atmamızı ve bizim daha az stresli bir hayat yaşamamızı sağlar.
   Ülke bazında baktığımızda Samsunumuzda da bu konuda toplum bilincini artırmak için  yapılan şiddete karşı etkinlikler  düzenlemektedirler, örnek vermek gerekirse Doğu Parkta bir araya gelmiş ve aile olmuş spor ve piknik yapan grupların bu konuda açmış oldukları pankart sorunları çözüm odaklı paylaşıldığının  en büyük destekçisi olduğu asla unutulmamalı.
   Sonuç olarak; Şiddetin olduğu bir yaşam, mutsuzluğun, acının, tutsaklığın, ezilmişliğin, kendini gerçekleştirememenin yaşandığı bir yaşamdır. Böyle bir yaşamda insanlar sağlıklı düşünemezler, algılayamazlar, tartışamazlar, sorgulayamazlar, inançlarını yaşayamaz, gönüllerindeki dünyayı gerçekleştiremezler. Şiddetin önüne geçebilmek, şiddete karşı bir duyarlılık geliştirmek, bir şiddet bilincine sahip olmakla olanaklıdır.
 
Doğa insan olmadan da yaşar; ama insan doğa yok olduktan sonra yaşayamaz.( Paul Ehrlich)
 
  Bu yazımı kaleme alırken, aklıma her şey sevgi ile başlar düşüncesiyle baş harfleri sevgi olan bir akrostiş şiirimle sonlandırmak istedim.

 SEVGİ 
 
Sevgi ses gibidir.
Emeği duygusunda taşıya bilene.
Varlık  elle tutulur gözle görülür olsa da,
Gönül  çiçeği ayrı bir sevgidir,
İnsan dediğin bu dünyada bir varmış bir yokmuş gibi.
Değmez İN-SAN olamayana,
Ne mutlu insanına, hayvanına ve doğasına saygı duyabilen sevgi yürekli güzel insanlara..
     
Düşündürebilmek, gelecek için üretilecek ürünün ana kapısıdır. (Kazım İLHAN)
TOPLUMUN VE AİLENİN EN BÜYÜK İLACI DOĞRU İLETİŞİMDİR. (Kazım İLHAN)
Sizlerin düşünce ve duygularınız benim için çok önemli; Paylaşmak ve paylaşılmasını istediğiniz konuları bekliyorum. Saygılarımla.
Birlikte siz, biz demeden, sıcak, sevecen ve mutlu birlikteliklerin bir arada olduğu sağlıklı neşeli yarınlar dilerim.Hoşça kalın.

kilhan61@hotmail.com

KAZIM İLHAN

SOSYOLOG VE AİLE DANIŞMANI